Ekili bitkiler arasında istenmeyen yabani otlar, tarım ürünlerini tehdit eden başlıca unsurlardan biridir. Prensip olarak, herhangi bir bitki türü bu nedenle yabani ot veya yabancı ot olarak tanımlanabilir. Neyin ‘istenmediği’ arazinizdeki bitki örtüsüne bağlıdır. Örneğin, bir bitki, diğer bitkileri boğacak kadar çok büyüdüğü için belirli bir yerde yabani ot olarak görülebilirken aynı bitki farklı ortamda (örneğin bahçelerde) süs bitkisi olarak nitelendirilebilir. Ancak tarım söz konusu olduğunda kökleri ile mahsulün besinine ortak olan ve büyümesini engelleyen bu yabani otlar, tıpkı haşere böcekler gibi mücadele edilmesi gereken zararlılarıdır.
Yabancı Otların Zararları Nelerdir?
Yabancı otlar, araziye, çevreye ve dolaylı olarak biyoçeşitliliğe zarar verebilecek kadar etkilidir. Dolayısıyla zararlı otlarla mücadele yöntemleri geliştirilmiştir. Yabancı otların genel olarak zararları ise şu şekilde sıralanabilir:
- Tarım ve bahçecilikte yabani otlar, ekinlerin veya çiftlik hayvanlarının büyümesini, dolayısıyla hasat ve verimi sınırlar. Bu tür bitkilere örnek olarak çim, yel otu, sürünen devedikeni, sürünen süt dikeni, haşhaş çeşitleri ve tarla nanesi verilebilir.
- Yabani bitkiler, istenmeyen organizmalar için ev sahibi olabilir. Örneğin, zeytin ağacı ve asma gibi bitkilerin ölümüne neden olabilen Xylella fastidiosa bakterisi, çeşitli süs bitkileri aracılığıyla bulaşır.
- Bitkiler, insan ve hayvan sağlığına doğrudan zararlı veya rahatsız edici ise yabani ot olarak kabul edilir. Örneğin, dev domuz otu, dokunulduğunda şişme ve kabarma gibi bir cilt reaksiyonuna neden olabilir.
- Sarmaşık ve tırmanıcı bitkiler yapıları sarar ve en önemlisi temel zarar verebilir.
- Doğa alanlarında, doğal olarak oluşmayan bitkiler, mevcut olan türlerin yerini alabilir. Bu yer değiştirme, biyoçeşitliliği ve ekolojik toplulukların, ekosistemlerin kalitesini etkileyebileceği için istenmeyen kabul edilir.
Yabancı Otlarla Mücadele Yöntemleri Nelerdir?
Yabancı otlar büyük ölçüde hayvanların taşıdığı tohumlarla yayılır. Yuva yapmak için araziden bitki toplayan sincaplar, bahçede koşarak tohumların yer değiştirmesine neden olan köpekler ve en önemlisi yabani ot tohumları içeren sert toprak parçalarını taşıyan kuşlar, yabani otların yayılmasını sağlar.
Salkımlı veya kanatlı tohumlar için rüzgar ana dağıtıcıdır. Solmuş çiçek, tohumlu beyaz tüylerden oluşur. Bir rüzgar esintisi, çimlerinizi kısa sürede yeni nesil karahindibalarla doldurabilir. Bu tür yabani otlarla mücadele etmek nispeten daha kolaydır, çünkü köklü yabani otlar, arazinizi toprak altından ele geçirir. Toprak altında metrelerce uzunlukta kökleri olan yabani otların kökü koptuğunda her bir parça yeniden kök salabilir ve filizlenmeye devam edebilir. Kök yabani otlara örnek olarak devedikeni, ısırgan otu, gündüzsefası, atkuyruğu, fidanlık otu ve yedi yaprak verilebilir. Çeşitleri nedeniyle yabani otlarla mücadele yöntemleri de farklılık gösterir.
Yabancı otlarla mücadele yöntemleri ise ikiye ayrılır. İlk mekanik yöntemler diğer ise kimyasal yöntemleri kapsar. Mekanik yöntemlerde genellikle malçlama tercih edilse de araziyi su altında bırakma, toprağı sürme, çapalama da etkili yöntemler arasındadır. Kimyasal mücadele yöntemlerinde ise herbisitlerden yardım alınır. Herbisitler ise total ve seçici herbisitler olarak ifade edilebilir.
Sıcak ve güneşli mevsimden önce nemli bir dönem yaşandığında toprak çok fazla nem içerdiğinden yabani otlar hızla yayılabilir. Yabani otları düzgün bir şekilde kontrol edebilmek için havanın güneşli ve kuru, az rüzgarlı olması önemlidir. Yaz sonu yabancı ot kontrolü için idealdir. Bu dönemde kontrol yapılırsa, gelecek baharda daha az yabancı ot çıkması ihtimali yüksektir.
- Etiketler:
- Antalya